12 Ağustos 2010 Perşembe

Hayattan acı bir anı





Tarih 19 mayıs 2010 saat 11:30 Hayat defterinde sayfası hiçbir zaman kapanmasın diye Hasan Arslan için yazılan bir anı…



Gece geç yatmıştım sabah 11′e kadar uyumuşum.Derken kalktım acaba ne yapsam diye bakınırken telefonuma bir mesaj geldi.Gözlerimi daha yeni yeni açıyorken uykulu bir halde mesajı okumaya çalıştım.Bir arkadaşımdan gelmişti mesaj “Kenan sana kötü bir haberim var Hasan ‘ı kaybettik”yazıyordu mesajda.O an beynimden vurulmuşa döndüm hemen hastaneye gitmek için yola çıktım.Yola çıktım çıkmasına da her adımda göz yaşlarımla ile beraber yürüyordum.Her adımda o küçük Hasan’ı düşündüm.Peki kimdi bu evlat neden bu kadar üzüldün diyenler var sanırım.Ben Hasan’ı 2009 yılında topluma hizmet dersi kapsamında hastanede tanıdım.Hasan lösemi hastasıydı ben onun yanında ona resimler çizdirerek ona en sevdiği şeyleri yaptırmaya çalışıyordum.Hayata tutunmasını,hep ışıl ışıl gülen o gözlerinin ve ılık ılık gülen kahkalarının hiç susmamasını istiyordum.Onun yaşama tutunmasını istedim hep.Daha 11 yaşında idi daha göremediği şeyler vardı,daha denizi bile görmedi belki aşkı bile hissedemedi,sahalarda doya doya koşamadı belki de…
Hasan Arslan soy ismi gibi arslandı ama hayata yenik düştü.Tabi sorgulanamayacak kadar katı bir halden bahsediyorum katı ve bir o kadar da soğuk bir kelimeden ölümden bahsediyorum.Bizlere ne kadar uzak dursa da aslında hep yanımızda kol gezen ölümden.
Soluk soluğa hastaneye vardığımda yine aynı dersi alan arkadaşlarım orada beni bekliyordu.Hocamız gelmemişti.Soğuk bir selamlaşmanın ardından ben hep susa kaldım.Birkaç dakika sonra hocamız gelmişti ve acile doğru gittik Hasan’ın annesi ve yakınları orada hüzünle bekliyordu.Annesine doğru gittik arkadaşlar başın sağ olsun dediler ve ben dondum kaldım sadece.Nasıl diyebilirdim ki başın sağ olsun önce eşi terk etmişti ayrılmışlardı sonra Hasan’ı da gitti annenin.Bu durumda sadece baktım soğuk rüzgarın sesi ile göz yaşlarım birbine girdi biraz arkaya gittim kimseler görmesin istedim gönüldeki yangının sonucu olan o göz yaşlarımı.Ben dalmış uzaklara bakarken ardından ne diyeceğimi bilemeden Hasan’ı aldılar götürdüler memleketi Bozhüyük ‘e.
Soluk soluğa hastaneye vardığımda yine aynı dersi alan arkadaşlarım orada beni bekliyordu.Hocamız gelmemişti.Soğuk bir selamlaşmanın ardından ben hep susa kaldım.Birkaç dakika sonra hocamız gelmişti ve acile doğru gittik Hasan’ın annesi ve yakınları orada hüzünle bekliyordu.Annesine doğru gittik arkadaşlar başın sağ olsun dediler ve ben dondum kaldım sadece.Nasıl diyebilirdim ki başın sağ olsun önce eşi terk etmişti ayrılmışlardı sonra Hasan’ı da gitti annenin.Bu durumda sadece baktım soğuk rüzgarın sesi ile göz yaşlarım birbine girdi biraz arkaya gittim kimseler görmesin istedim gönüldeki yangının sonucu olan o göz yaşlarımı.Ben dalmış uzaklara bakarken ardından ne diyeceğimi bilemeden Hasan’ı aldılar götürdüler memleketi Bozhüyük ‘e.
Hasan sen yol arkadaşımdın benim.Seni çok seviyorum.

Sen gitmedin aslında burdasın işte bu mısralarda bu Hayat defterinde senin yerin hep burada olacak.Selametle Hasan…

Hak ediş


Hiç düşündünüz mü nelere sahibim ben diye yada ben neyi hak ediyorum diye kendinize sordunuz mu?Belki de sordunuz yada umarsızca şıp şıp damlayan zamanın içinde bu tür sorulara yer veremem deyip geçtiniz.Sizce hak etmek ne demektir? Belki de çabaların duaların birleşiminin eldesidir,hak ediş.Peki hak ettiğim halde bana bu mu layık görüldü diyenlerinizde var mıdır? desem olasıdır evet sözcüklerini söyleyecekler.İnsan çalışır çalışır da emek verir ya ben en iyisini hak ediyorum dercesine haykırır dağa taşa sonra susar boynunu bükerek hayırlısı buymuş der yada nasip de yoksa olmuyor işte der yaşlı gözlerle kendini avutacak şeyler arar.Kimileri dinine sarılır inancı ile bütünleşir,kimileri yas tutar da tutar,kimileri derdini içini döker, kimisi içine atar,devamı var olan yüzlerce örnekler vardır benim sayamadığım sizlerin bildikleri ve bilmedikleri kadar fazla sayıda.
Kuşkusuz iki yol vardır aşılacak birincisi çalışıpta elde edemediklerimiz diğeri ise çalışmaya gerek olmayan kader, kısmet diye tabir ettiğimiz durumlar.Önce çalışıpta kaybettiğimiz durumlardan bahsedelim.Hani şu örnek vardır öğrenci düşük not aldığında arkadaşlarına ya da ailesine “hoca bana taktı yada hoca 30 vermiş bana” der.Halbu ki yüksek not aldığında benden iyisi yok dercesine 100 aldım der göğsünü gere ortalıkta dolaşır hoca vermedi ben 100 aldım cümlesi onun hayatı algılayış biçimidir o an.Durun yada tam bir yılını yada birkaç yılını öss yollarında çürüten dirseklere ne demeli herkez bir umutla çıkmıyor mu yola kaç kişi istediği yere gidiyor? Ben bunu mu hak ettim yaaa diye isyanlara ne demeli!
Kim neyi hak ediyor onu kim biliyor ? Sizce dünyada gerçek adalet mi var ?
Kimin neyi hak ettiğini kimse tahmin bile edemez.Eğer aman tanrım filmini izlediyseniz orada çok iyi açıklıyordu aslında.Herkes dua ediyor herkes çalışıyor ama kime neyi vereceğini bilemediğin durumlar oluyor bazen işte insan tanrı olursa ne olur sorusunun cevabı o filme yansımış kısmen.Bir başka yerden yaklaşırsak eğer herkes emek verip en iyisini hak ediyorsa yoksul çaresiz insanların suçu ne yada doğuştan engelli doğanların suçu ne?Alın size gerçek adaletsizlik,belki de ibretlik durumlar.

Durun size çalışıp da elde edilmeyecek durumu söylemedim.Nedir o ? Kuşkusuz yer yüzüne gelmiş ve gelme sebebimiz olan ilk insandan son insana kadar devam edecek olan bir duygudur aşk.Herkes en güzeli için dua eder içten içe ama gelmez de meret kimilerine uğramaz bile esmedi yine der yada yanlış dallarda bulur kendini.Sonra da umduğunu bulamayanlar aşk da neymiş ya yalan o der .Yada bu duygu ile ömür boyu güzel cümleler kuranlar vardır en güzeli yaşayanlar.Ya hüsranla bitmiş olanlara ne demeli bir daha tövbe diyenlere .Hadi bakalım bunca şey dedin yeter artık sadede gel diyenler mi oldu yoksa ?
Sadede gelecek olursak elbette şu hayatta inişli çıkışlı anlarımız olacak zaten düz gidiyorsa bir sorun vardır.Ve elbette kaybettiğimiz anlar olacak,kazandığımızın sarhoşlukları da ama ne olursa olsun bu hayatın anlamı budur deyip gelip geçecek herşey.Ne güzel sözler vardır belki benimde bilmediğim kurmayı bile beceremediğim ama en güzel sözler kuşkusuz her insanın kendine kurabildiği kendine ait olan sözlerdir herkesin kendine ait sözlerle buluşup onlarla yaşaması dileğiyle…

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Hayat Defteri


Uçsuz Kalemde 3 Uç
Merhaba hayat defterine hoşgeldiniz…
Acaba” Hayat Defteri “diye mi diye başlık atsam mı dedim ama sitenin adı hayat defteri zaten deyip bir anda aklıma geldi ki kalemsiz defterin hiçbir anlamı yoktur.Nasıl bir kalbi iki kişi paylaşıyorsa ve “bunun adı aşksa”, nasıl dünya ayrılmaz iki yarım küre ile tam bir bütünse ,nasıl et tırnaktan ayrılmıyorsa işte kalem ile defterde böyledir.
Hayatta herkesin kendine ait bir defteri ve bir uçsuz kalemi vardır.Sakın benim yok demeyin siz doğar doğmaz elinize verilir zaten bu.Defter hayattır ,kalem yaşananları özetleyen yeminli katiptir.

MEB LGS DESTEK PAKETİ "ADANA" İNGİLİZCE SORULARI ÇÖZÜMÜ

Milli Eğitim Bakanlığı'nın mayıs ayında yayınladığı LGS çalışma soruları destek paketinde tüm ingilizce sorularının çözümünü bu video s...